11 Mart 2014 Salı

Demokratların sevmediği menderes 15 Eylül 2003 / OSMAN İRIDAĞ

Demokratların sevmediği menderes

15 Eylül 2003 / OSMAN İRIDAĞ

Demokrat Partililer için Menderes soyadını taşıyanlar hep saygıyla anılan kişiler oldu. Bugün de bu soyismi taşıyanlar için aynı kural geçerli ancak bir Menderes var ki onun için farklı duygular besleniyor. Bu kişi Adnan Menderes ile gençlik çağından itibaren kader birliği yapan MSB Bakanı Ethem Menderes"ten başkası değil.
Ethem Menderes ile Adnan Menderes"in hiç bir akrabalığı yok. Ancak her ikisi de Egeli. İzmir ve Aydınlılar. İkilinin hayat çizgileri Ethem Menderes"in 1938 yılında Aydın"da Belediye Başkanı olmasından önce kesişmişti. Demokrat Parti iktidarında sırasıyla İçişleri Bakanlığı, Milli Müdafaa (Savunma) Bakanlığı, Devlet Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı ve yeniden Milli Savunma Bakanlığı görevlerinde bulundu. Yassıada"da yargılananlar arasında yer aldı ve 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Tıpkı diğer Demokrat Partili bakan ve milletvekilleri gibi cezalandırılmıştı ama tahliyesinden sonra ne onun yolu DP"lilerle kesişti ne de Demokratlar eski bir bakanları olarak ona gereken ilgi ve alâkayı gösterdiler. İzmir"e yerleşti, 1992 yılında ölene kadar burada inziva hayatı yaşadı, siyaset dışında kaldı. Bildikleriyle ilgili hiç konuşmadı. Bütün sırları beraberinde mezara götürdü. Böyle olunca da onunla ilgili kafalarda oluşan soru işaretleri cevabını bulamadı. Bir dönemin en canlı tanığı bütün suçlamalara rağmen sessizliğini korudu. Sessizliği de hakkındaki şüphelerin daha da artmasından başka bir şeye yaramadı. Peki neden böyle bir yaşamı tercih etmişti? Yaşanan hangi olaylar bir dönemin en güçlü ismini yalnızlığıyla baş başa bırakmıştı?
Hatıra defteriyle gelen ayrılık
Ethem Menderes ile Adnan Menderes"in kader birliğini DP iktidarında başbakan yardımcılığı görevini yürüten Samet Ağaoğlu şöyle anlatıyor; "Demokrat Parti"nin ve Adnan Menderes"in şan ve şerefini paylaşmakta onun kadar heyecan gösteren başka biri yoktu; kendisini içe ve dışa Menderes"ten sonraki adam gibi göstermeye hükümet arkadaşlarını kızdıracak kadar çalışıyordu." Ağaoğlu bu tanımlamayı yaptıktan sonra sözü Ethem Menderes"in hatıra defterlerine getiriyor ve şunları söylüyor, "Hayatta herşeyini borçlu olduğu adam hakkında tuttuğu hatıra defterleri Menderes"le bu arkadaşı arasında ta çocukluğundan bu yana mevcut yakınlığa ne kadar zıt görüşler, hükümler, şikayetlerle dolu! Neden? Herşeyini ona borçlu olduğu için. Kendini ezilmiş sanma duygusunun en alttaki derecesidir bu. Herşeyini borçlu olduğu adama karşı duyulan his -psikologlar söylüyor- ya minnettir, ya kin!" Ağaoğlu 1969 baskılı kitabında Menderes"i sehpaya götüren yolun kapılarını hatıra defterinde yer iddiaların açtığını yazdığında o tarihte sağ olan Ethem Menderes suskunluğunu korudu.
Hatıra defterinin nasıl bulunduğu hâlâ bir muamma. İhtilalcilere göre gün gün tutulmuştu, Demokrat Partililere göre ise Yassıada"da tutuklandıktan sonra zorla ya da işkenceyle yazdırılmıştı. İhtilalciler mahkemeler sırasında bu hatıralara dayanarak Menderes"i suçlamışlar ve en yakınındaki arkadaşının ifadeleri nedeniyle bir anlamda gerekçelerine kılıf hazırlamışlardı. Hatıralar dışında Milli Savunma Bakanlığı dönemindeki icraatlarıyla da çok tartışılan bir isim olmuştu. O dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel ile yakın ilişki kurması ve Gürsel"in 3 Mayıs"ta hükümete verdiği mektubu saklaması nedeniyle eleştirilmişti. Genelkurmay Başkanı"nın pasifize edilerek Kara Kuvvetleri Komutanıyla bu kadar yakın ilişki kurması hakkındaki iddiaların artmasına neden olmuştu.
Gizlenen mektup
İhtilalden 3 hafta önce Cemal Gürsel ordunun şikayetlerini bildiren bir mektubu Ethem Menderes"e ulaştırıyor. Mektupta Adnan Menderes övülürken, Cumhurbaşkanı Celal Bayar bütün olumsuzlukların sebebi olarak gösteriliyor. Menderes"in cumhurbaşkanı olması gerektiği çünkü halkın onu sevdiği belirtiliyor. Menderes"in cumhurbaşkanı olmasından sonra başvekillik görevine kimin getirilmesi gerektiği mektupta yazmıyor. Sonrasında yaşananlar ve kabine üyelerinin ifadesine bakılırsa bu makam için düşünülen ismin kim olması gerektiği de belliydi. Ethem Menderes, başbakana bu mektubu gösteriyor. Kimi kaynaklara göre okuyor, kimi kaynaklara göre ise bizzat gösteriyor. Menderes, Bayar"la ilişkisinin bozulmaması için mektubu saklamasını istiyor. Demokrat Partili diğer bakan ve milletvekillerinin bu mektuptan haberi ancak darbeden sonra oluyor. Ancak manipüle edilmiş şekliyle bilgi sahibi oluyorlar. Gürsel, darbeden sonra övdüğü bir adamı asamayacağını düşündüğü için mektupta Menderes"in övüldüğü kısımları çıkartıyor. Mektubun değiştirilmesindeki kilit rolü oynayan isimlerden biri de o dönemde başbakanlık müsteşarlığı görevini yürüten ihtilalin kudretli albayı Alparslan Türkeş"tir. Türkeş, ölümünden bir kaç yıl önce Hulusi Turgut"la yaptığı röportajda mektubu nasıl değiştirdiklerini ayrıntılarıyla anlatıyor ve gerçek mektubun Yassıada"da ortaya çıkması halinde idamların gerçekleşemeyeceğini savunuyordu. Ona göre eğer Menderes duruşmalar sırasında mektubu okutmuş olsa asılmayacaktı. Peki neden okunmamıştı?
Mektup üç adet yazılmıştı. Biri Cemal Gürsel"de, diğeri Alparslan Türkeş"te, üçüncüsü de Ethem Menderes"te idi. Mendereslerin avukatı Burhan Apaydın bir şekilde mektubun yerini öğreniyor ve duruşmalar sırasında okunmasını istiyor ama Adnan Menderes buna itiraz ediyor. Duygusal ve hassas bir adam olarak Cumhurbaşkanı Celal Bayar"ın rencide olmasına karşı çıktığı için böyle bir tavır aldığı düşünülebilir; bu da ihtilalcilerin işine geliyordu. Aydın Menderes"e göre ise zaten ortada mektup yoktu, ihtilalciler de böyle bir mektubun ortaya çıkmasını istemezlerdi; "Mahkeme mektubu getirecek değil. Dolayısıyla okunması sözkonusu değildi. Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor diyen mahkeme o mektubu nasıl bulduracak? Kim kendi bindiği dalı keser ki?"
Aydın Menderes babasının mektubun açıklanmamasını Ethem Menderes"ten istediğini doğruluyor ve bunu da şu gerekçelerle yaptığını söylüyor; "Böyle bir mektubun açıklanması cumhurbaşkanının by-pass edilmek istendiği gibi bir izlenim doğuracaktı. Bayar"da kuşkular uyandırabileceği gibi Demokrat Parti grubunda da ayrılık gayrılık var tartışmaları gündeme gelecekti." Samet Ağaoğlu ise Ethem Menderes"in başbakanın isteğine rağmen olsa bile kabine arkadaşlarını bu durumdan haberdar etmemesinin büyük bir yanlış olduğunu ifade ediyor. Aydın Menderes bu düşüncelere saygı duyduğunu, 27 Mayıs sonrasında da pek çok DP"linin aynı yöndeki isteklerinin üzerinde durulması gereken bir unsur olduğunu belirtiyor ve Ağaoğlu"na hak veriyor. Aydın Menderes, Ethem Menderes"e uygulanan boykot ve görüşmeme ilkesinin büyük ölçüde hatıra defterine bağlı olduğunu düşünüyor; "Yassıada mahkemelerinde başta Bayar olmak üzere pek çok kabine arkadaşı ve Başbakan Menderes onun hatıra defterinde söyledikleriyle yargılandı. Mahkeme sırasında da ifadesini değiştirmedi. Bu tutumu bütün Türkiye"de ve Demokrat Parti camiasında büyük infiale neden oldu. Yassıada"daki tavrı adeta Milli Savunma Bakanlığında darbecilerle işbirliği yapmış, muhaliflerimizle işbirliği yapmış kanaatinin oluşmasına neden oldu. Kayseri"de cezaevinde de çok az kişi kendisiyle görüşmüştür."
Bayar"ın affetmediği tek isim
Ethem Menderes"in tutukluluk günlerinde şahit olduğu bir olay da onunla ilgili soru işaretlerini artırmaktan başka bir şeye yaramadı. Demokrat Partinin İçişleri Bakanı Namık Gedik"in atlayarak intihar ettiği odadaki arkadaşı Ethem Menderes"tir. İntihar mı etti, öldürüldü mü? Öyle olsa bile Ethem Menderes zaten ihtilalcilerden yana tavır alır düşüncesi hakim oldu. Genç yaşında DP"nin avukatlığını üstlenen Hüsamettin Cindoruk bu tereddütleri yüksek sesle dile getiriyor; "Namık Gedik"in intiharında fiziki zorluk var. Çift camlı bir odada yatağın üzerinden atlayıp çerçevelere çarpmadan camları kırabilmek için Hezarfen Ahmet Çelebi olmak lazım. Olabilirliği çok zor ama tek şahit Ethem Menderes. Bir de cüsseli biri, atletik yapılı değil. Namık Bey"in ailesi intihar olayına hiç inanmadı." Cindoruk Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel ile bakanın çok yakın olduklarını, Ethem Menderes"in yazdığı hatıralarla kendisini ikinci hatta birinci adamlığa hazırladığı intibaını edindiğini söylüyor; "En yakın arkadaşlarına çoğu dedikodu ithamlarda bulundu. Niçin yapmış bilemem. Kimisi Cemal Gürsel"in yaptıklarının onun bilgisi dahilinde olduğunu söyler. Bakanlığı da buna müsait. Ethem Menderes"i itham etmek istemem ama arkadaşları itham ediyor. Bu zat da çiftliğine çekilip ortaya çıkmadı, pişmanlık duygusu içinde yaşadı." Hüsamettin Cindoruk çok önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor ve Celal Bayar"ın Ethem Menderes"i hiç affetmediğini söylüyor. Bayar, Yassıada sonrasında onunla hiç görüşmemiş ve kırgın olduğu DP"lileri affetse de sadece onu affetmemiş, üstelik gelen görüşme taleplerini de reddetmiş.
Demokratlara göre yanlış bir tercihti
Ethem Menderes"in askerlerden yana tavır aldığı konusunda Demokrat Partililer ortak bir kanaat belirlemiş gibi konuşuyor. Bugün hayatta kalan DP"lilerin biraraya gelerek oluşturdukları Demokratlar Kulübü Başkanı Osman Alihocagil bunun nedenini Yassıada"da şahit oldukları bir olayı örnek göstererek anlatıyor; "Yassıada"ya gittik, geniş bir salondayız. Ethem Menderes tek başına masada oturup kitap okuyor, masada çiçekler de var. Diğerleri ayakta dolaşıyor ve kimse onunla konuşmuyor. Hoparlörden mektup okundu. Bu hainlere, alçaklara lazım gelen ikaz zamanında yapılmıştır dendi. Milli Savunma Bakanına Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel mektup yazdığı halde kaale alınmamıştır, kendilerini toplamamışlardır dediler. Biz ilk defa muttali olduk. Ethem Menderes"in yanında bir yarbay var ve bizi onunla konuşturmuyor. Sadece dinledik ve anladık böyle bir mektubun yazıldığını. Milli Savunma Bakanımız böyle mi bakanlık yapmış gibi konuştuk kendi aramızda. 1989"da kulübümüzü kurduktan sonra o zamanki başkanlarımız görüşmek için yanına gitti. Randevu istediler randevularını kabul etmedi. Bilinmeyen hususları, tarafları ondan öğreneceklerdi. Biz ona hiç iyi bakmıyoruz. Davaya yanlış yaptığını düşünüyoruz. 27 Mayıs"ın önce ve sonrasında içimizde olan bir yanlışlık olarak değerlendiriyoruz. Yanlış bir bakan seçmiş rahmetli Menderes. Ben onu Milli Savunma Bakanı yapmazdım."
Askerlerin sevdiği bakan
"Menderes"in Dramı" kitabının yazarı Şevket Süreyya Aydemir"in naklettikleri de bu yargıyı güçlendiriyor. Aydemir Harp Okulu Kumandanı General Sıtkı Ulay"ın hatıralarında Ethem Menderes"in şu şekilde övüldüğünü naklediyor; "Başvekilin ilk zamanlardaki mutemet adamı Ethem Menderes, uzun zamanlar Milli Savunma Bakanlığı da yapmış olması dolayısıyle, bunların en uzağı gören ve salim düşünenlerinden biri olmuştu." General bu düşüncesine gerekçe olarak Ethem Menderes"in dejenere olan iktidarı devretmek için başvekile baskı yapmasını, 1958 yılından itibaren ihtilalin geleceğini görmesini ve 27 Mayıs"tan önce Adnan Bey"i çeşitli yollardan istifaya davet etmesini gösteriyor. Aydemir, askerlerin bu düşüncelerine rağmen Adnan Menderes"in Yassıada"da bile Ethem Menderes"ten vazgeçmediğini ve kendisine "Görüşmek istediğiniz arkadaşınız var mı?" sorusuna "Ethem Menderes"le görüşmeme müsaade buyrulur mu!" şeklinde cevap verdiğini aktarıyor. Ethem Menderes"e göre de Adnan Menderes dört yüz arkadaşına küs gitmişti. Ethem Menderes"in hırslılığının yanısıra Adnan Menderes"i gerektiğinde en sert eleştiren kişi olduğunu kabine arkadaşları da kabul ediyor. Samet Ağaoğlu; "Adnan Bey"in şu ve bu hareketini, tutumunu, sözünü beğenmediği zamanlar olmuş, bunları yüzüne karşı da söylemekten çekinmemişti. Ama bütün hayatında olduğu gibi siyasi hayatında da peşinden ayrılmamış, Demokrat iktidarın en sorumlu koltuklarında ta sonuna kadar oturmuştu" diyor.
Ethem Menderes"in ihtilalcilerle işbirliği yaptığı düşüncesinde olanlardan biri de babası Menderes"le birlikte idam edilen Sevin Zorlu. Fatin Rüştü Zorlu"nun kızı Sevin Zorlu geçen yıl Zaman gazetesinde çıkan röportajında, ihtilalden bir hafta önce evlerine bir subayın geldiğini, babasının sonrasında Menderes"e giderek, "Bir komplo var ve bu komployu çözmem için beni milli savunma bakanı yapın, Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes"i de yerime dışişleri bakanlığına getirin. Böylece doğabilecek bir sıkıntıyı önlemiş olurum" dediğini aktarıyor. Aydın Menderes de böyle bir görüşmenin olduğunu hatırladığını ancak bunun ihtilalden bir hafta önce değil bir kaç ay önce olduğunu belirtiyor. Ancak Fatin Rüştü Zorlu"nun milli savunma bakanı olmak istediğini teyit ediyor. Menderes bunun ihtilalle ilgili olup olmadığını duymadığını ancak kendisinin duymamasının olmaması anlamına gelmeyeceğini de belirtiyor.
Akraba değiller ama ikisinin de soyadı Menderes... 
Ancak ikisiyle ilgili duygular birbirinden çok farklı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder