Menderes, Demirel için ‘Bu genç,
yarının başbakanı’ demiş!..
03 Ekim 2015, Cumartesi
Eski bakanlardan Nahit Menteşe,
dâvâ arkadaşı merhum Demirel’i anlattı:
Eski İstanbul Belediye Reisi Kemal
Aygün anlatmıştı: Bir baraj açılışında Su İşleri Genel Müdürü olarak konuşan
Demirel'i dinlerken Menderes “Bu gence dikkat edin, Türkiye’yi âdeta cebinin
içine koymuş, yarının bakanı, başbakanıdır” dedi.
Nahit Menteşe
Nahit Menteşe, 1932 yılında
Milas’ta doğdu. İlkokul ve ortaokulu Milas’ta okudu. Lise öğrenimini Aydın
Lisesi’nde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı.
Öğrenciliği sırasında çeşitli derneklerin yöneticiliğini yapan Nahit Menteşe,
İstanbul’da bulunan Aydın Yüksek Talebe Derneği’nin başkanlığını yaptı.
Aydın’daki avukatlığı sırasında
siyasî çalışmalara katılan Menteşe, İl Genel Meclisi üyeliği ve İl Daimî Encümen
üyeliği görevlerini yürüttü. Kızılay, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu,
Aydın Spor Kulübü gibi çeşitli sosyal kuruluşların başkanlığı ve
yöneticiliğinde bulundu. 1965 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde
adaylığını koyan Nahit Menteşe, seçimi kazanıp Aydın milletvekili olarak
Meclis’e girdi. 1969, 1973, 1977, 1991 ve 1995 yıllarında yapılan seçimleri de
kazanıp Aydın’dan milletvekili seçildi.
Demirel’in Başbakanlığındaki
Adalet Partisi hükûmetlerinde Gümrük ve Tekel Bakanı (1968), Ulaştırma Bakanı
(1969–1970), Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı (1971), Ulaştırma Bakanı
(1975–1977), Turizm ve Tanıtma Bakanı (1977), iki kez peşpeşe (1977–1978 ile
1993) Millî Eğitim Bakanı oldu. Doğru Yol Partisi’nde Çiller hükûmetlerinde
İçişleri Bakanlığı ile (1993–1996) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı (1996)
olarak görev yapan Menteşe, 1963’te Adalet Partisi Aydın İl Başkanlığı’ndan
itibaren siyasî hayatı boyunca hep Demirel’in yanında, yakın dostu olarak yer
aldı. Darbe ve ara dönemlerde diğer dâvâ arkadaşları gibi Demirel’le birlikte
demokrasi mücadelesini yaptı, DP-AP-DYP misyonunun ve Demirel’in demokratik
direnç ve duruşuna şâhid oldu.
MENDERES, “BU GENÇ, TÜRKİYE’Yİ
ÂDETA CEBİNE KOYMUŞ”
Merhum Demirel’le siyasî hayatının
başından beri beraberdiniz. Sayın Demirel’in demokratik mücadelesi ve
hizmetleri hakkında hâtıralarınızı anlatır mısınız?
Önce şunu anlatayım. Eski İstanbul
Belediye Reisi ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden Kemal Aygün bana nakletmişti.
Ulaştırma Bakanıydım; Kemal Beyi Türk Hava Yolları Genel İdarî Meclisi Başkanı
yapmıştım. Onun için zaman zaman buluşuyorduk İstanbul’da.
Bir gün bana şu hâtırasını
anlattı: “Ben Belediye Reisi idim. Trakya’da bir baraj açılışı vardı. Rahmetli
Başbakan Menderes, beni de dâvet etti ve gittik. Demirel o zaman Devlet Su
İşleri Genel Müdürü’ydü, barajın açılışında konuşuyor, anlatıyordu. Bunun
üzerine sol elini sağdaki cebine koyarak konuşan merhum Menderes orada
bulunanlara Demirel’in bilgisine ve vukufiyetine dikkat çekerek dedi ki, “Bu
gence dikkat edin, iyi dinleyin; bakın Türkiye’yi âdeta cebinin içine koymuş,
yarının bakanıdır, yarının başbakanıdır…”
Demirel, Türkiye’yi avucunun içi
kadar çok iyi bilirdi. Rahmetli Menderes engin öngörüsü ve ferâsetiyle buna
dikkat çekiyor…
Demirel’le beraber darbelere,
muhtıralara mâruz kaldınız. 12 Mart Muhtırasında Adalet Partisi
kabinesindeydiniz. Demirel’in demokratik duruşuna dair şâhid olduğunuz
hâdiselerden aktarır mısınız?
O zaman Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı idim. Muhtıraya karşı Demirel oldukça tepki gösterdi. Bakanlar Kurulu’nu
topladı. Muhtırada hükûmetin istifası istenirken aynı zamanda “Reformlar
yapılmazsa Parlamentoyu kapatırız” deniliyordu. Demirel “muhtıra”yı asla kabul
etmiyordu. Müzâkere edilmesine bile asla yanaşmak istemiyordu…
Bakanlar Kurulu toplantısında
saatlerce müzâkere edildi. Demirel katiyen istifa etmek istemiyordu, uzun süre
diretti, ama sonuçta arkadaşların önerisine uymak durumunda kaldı.
Zira muhtırada hükûmetin istifası
isteniyor, istifa etmediği takdirde Silâhlı Kuvvetler’in Meclis’e el koyacağı
açıkça dayatılmıştı, tehdit ve şantajda bulunulmuştu. Bunun için neticede “hiç
olmazsa Meclis’i açık tutalım, mücadelemize öyle devam edelim” görüşüne
varıldı.
Yani öyle insafsızca söylendiği
gibi Demirel “şapkasını alıp gitmedi.” Demirel istişârenin kararına uydu. Zira
muhtırada “şunları, şunları yapacaksınız, aksi takdire gereği yapılacak,
devrileceksiniz!” diyor. Demirel, parlamentoyu açık tutmak için arkadaşların
ısrarı ve ricasıyla istifayı kabul etti. Ve hükûmetin istifa açıklamasında,
“Muhtıra’nın Anayasa ve hukuk devleti ile bağdaştıramadığı, aykırı olduğu” açık
bir şekilde belirtildi.
Demirel, Adalet Bakanı Hasan
Dinçer’e muhtıraya karşı çok sert bir açıklama yazdırdı. Açıklamayı eski yazı
Osmanlıca ile kaleme alan rahmetli Dinçer, açıklamayı biraz yumuşattı.
Askerlere “Bu yaptığınız Anayasa’ya aykırıdır” demek o günkü şartlarda
meseleydi.
Ama Demirel muhtıracılara, “Sizin
yaptığınız Anayasa ve hukuk devleti ile bağdaşmıyor” demeyi sürdürdü. O günkü
ortamda bu sözler, “şapkasını aldı gitti” iddialarının tam tersine büyük bir
mücadeleydi. Demirel darbelere karşı büyük mücadele verdi…
Aslında Demirel, siyasî hayatı
boyunca hiçbir zaman tâviz verme taraftarı olmamıştır. Öyle “şapkayı alıp
gitmek” değil, merttir; çıkışlarında da çok serttir. Meselâ darbe yapma
hazırlığı yapan Cemal Tural’a karşı da Demirel gene Bakanlar Kurulu’nu topladı,
Cemal Tural’ın Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınması kararını verdik, Cemal
Tural görevden alındı. Yani Demirel, “şapkasını alıp gitmek” değil, hep
mücadele etmiştir.
Nitekim 12 Eylül’den önce verilen
27 Aralık 1979 “muhtıra - mektubu”nda da Bakanlar Kurulu hep toplantı halinde
idi. Demirel komuta kademesinin görevden alınması ile ilgili Cumhurbaşkanı ile
devamlı görüşüyordu. Ancak Cumhurbaşkanı kararnâmeyi imzalamadı…
12 EYLÜL DARBESİ ÖNCESİ 30
AĞUSTOS’TA ASKERLERİN TAVRI
12 Eylül darbesi öncesinde nelerle
karşılaştınız? Darbeye dair duyum ve tesbitleriniz nelerdir?
Başbakan Sayın Demirel’le devamlı
bazı arkadaşlarla birlikte sürekli istişâre ederdik. 12 Eylül öncesinde
Genelkurmay’da 30 Ağustos (1980) Bayramının bayramlaşması vardı. -Esasında o da
bir garip bayramlaşmadır. Askerler duracak, tayin ettiğiniz Genel Kurmay Başkanı’yla,
tayin ettiğiniz komutanla gidip bayramlaşıyorsunuz, tebrik ediyorsunuz!-
Demirel’le törene gittik. Evren o
zaman Genelkurmay Başkanı. Evren’in ve kuvvet komutanlarının tavrını hiç
beğenmedim, beğenmedik. Ardından Demirel’e dedim ki, “Efendim, bunların size
öyle bir bakışı vardı ki, darbe yapacaklar gâliba.”
Bayramlaşmadaki tavırdan sonra
“Sayın Demirel, Sayın Necmettin Cevheri ile birlikte gelin değerlendirelim”
dedi. Duyumlarımız da olmuştu. Bunlar darbeye hazırlanıyorlardı.
Nitekim o dönemde Evren’in
Amerika’dan getirtip Genelkurmay İkinci Başkanı yaptığı paşa, bir gün
Kocaeli’ne gitmiş. Biz de Demirel ile birlikte Meclis’teydik. Bana bir telefon
geldi. Arayan eski bir milletvekiliydi. “Kumanda zinciri kuruldu, yanımda bir
tümgeneral var” dedi. Bunu Demirel’e ifâde ettim. “Tamam, sen onu tâkip etmeye
devam et, irtibatını koru” dedi. Tabi biz de bekliyoruz artık…
Hemen hemen her gün aldığımız
istihbaratı Sayın Demirel’le değerlendiriyorduk. Ancak önlenemedi…
RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN
- MEHMET KARA - MELİH TEKİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder